Emir
New member
İlga Edici Hukuk Kuralı Nedir? Eleştirel Bir Bakışla Hukukun Dinamik Yüzü
Bir hukuk öğrencisi olarak ilk kez “ilga edici hukuk kuralı” kavramıyla karşılaştığımda, açıkçası kulağa hem teknik hem de biraz soğuk gelmişti. Ancak yıllar içinde fark ettim ki bu kavram, aslında hukuk sistemlerinin canlı, değişken ve kendini yenileyen yapısını anlamak için temel bir anahtar niteliğinde. Bu yazıda, hem kişisel gözlemlerime hem de bilimsel verilere dayanarak “ilga edici hukuk kuralı”nın ne olduğunu, neden önemli olduğunu ve bazı durumlarda neden tartışmalı hale geldiğini eleştirel biçimde tartışmak istiyorum.
---
1. Kavramın Temeli: İlga Etmek Ne Anlama Geliyor?
“İlga” kelimesi Arapça kökenli olup “yürürlükten kaldırma” anlamına gelir. Hukukta “ilga edici kural”, mevcut bir hukuk normunu ortadan kaldıran, geçerliliğini sonlandıran yeni bir düzenlemeyi ifade eder. Örneğin, bir kanun çıkarılarak eski bir kanunun hükümsüz kılınması durumunda bu yeni düzenleme ilga edici hukuk kuralı olarak adlandırılır.
Bu tür kurallar, hukukun normatif hiyerarşisinde (örneğin anayasa, kanun, yönetmelik sıralamasında) alt veya eşdeğer normları değiştirme veya kaldırma gücüne sahiptir.
Kaynak: Kelsen, H. (1945). General Theory of Law and State.
Ancak burada kritik soru şudur:
> “Bir hukuk kuralının ilgası, her zaman ilerleme midir, yoksa bazı durumlarda toplumsal gerilemeye mi yol açar?”
---
2. Hukukun Değişkenliği: İlga Gereklilik mi, İstikrarsızlık mı?
Hukuk sistemleri, toplumsal değişimlere uyum sağlamak zorundadır. Yeni değerler, yeni haklar ve yeni sorunlar ortaya çıktıkça, eski kuralların işlevini yitirmesi kaçınılmaz olur. İlga edici kurallar bu bağlamda hukukun adaptasyon mekanizmasıdır.
Ancak gözlemlerim şunu gösteriyor: Bazı ülkelerde “ilga” mekanizması siyasi araç haline gelebiliyor. Örneğin, Türkiye’de 1982 Anayasası sonrasında çıkarılan birçok kanun, önceki dönem yasalarını ilga ederken toplumsal uzlaşıya dayanmadan hazırlanmıştır. Bu da hukukun sürekliliği ilkesine zarar vermiştir.
Kaynak: Gözler, K. (2021). Anayasa Hukukuna Giriş.
Erkek hukukçular genellikle bu süreci stratejik bir gereklilik olarak görür — “yeni döneme uygun yeni hukuk” mantığıyla. Kadın hukukçular ise ilga süreçlerinde sosyal etkileri, hak kayıplarını ve insan ilişkilerindeki yansımaları daha fazla ön plana çıkarır. Bu iki bakış birleştiğinde, aslında ilganın sadece “yasa değiştirmek” değil, insan hayatına dokunan bir dönüşüm aracı olduğu ortaya çıkar.
---
3. Hukukun Devamlılığı ve İlganın Zayıf Noktası
İlga, teoride yenilik anlamına gelse de pratikte bazen istikrarsızlık doğurabilir. Özellikle sık yapılan mevzuat değişiklikleri, hukuk güvenliği ilkesini zedeler.
Bir örnek: 2010–2020 arasında Türkiye’de ortalama her yıl 100’ün üzerinde yönetmelik ve tebliğ yürürlükten kaldırıldı veya değiştirildi (Adalet Bakanlığı, Mevzuat Bilgi Sistemi verisi). Bu kadar sık değişen bir sistemde vatandaşın hukuka güveni sarsılıyor; “bugün geçerli olan yasa yarın kalkar mı?” endişesi doğuyor.
Bu durum, hukukun öngörülebilirlik özelliğini tehdit ediyor.
> “Bir toplumda kurallar sürekli değişirse, bireyler yasal değil, sezgisel davranmaya başlar.”
Bu tespiti hem sosyolojik hem psikolojik olarak destekleyen çalışmalar bulunuyor (European Journal of Law & Society, 2023).
---
4. Erkeklerin Stratejik, Kadınların İlişkisel Bakışı: İlga Üzerine Farklı Perspektifler
Forum tartışmalarında sıkça gözlemlediğim bir durum: Erkek katılımcılar ilga konusunu çoğunlukla sistemsel düzenleme ve kurumsal verimlilik üzerinden tartışırken; kadın katılımcılar ise sosyal adalet ve hak sahiplerinin etkilenme biçimi üzerinden yorumluyor.
Örneğin, 2021’de yürürlükten kaldırılan İstanbul Sözleşmesi’nin ilgası konusunda bu iki yaklaşım açıkça görüldü:
- Stratejik yaklaşım: “Devlet kendi iç hukukuyla yeterlidir.”
- Empatik yaklaşım: “İlga, kadınların yaşam hakkı güvenliğini zedeliyor.”
Bu iki yaklaşımın çatışması, aslında ilga kavramının teknik olmaktan çıkıp toplumsal bir mücadele alanına dönüştüğünü gösteriyor. Dolayısıyla, “ilga edici hukuk kuralı” yalnızca normlar arası ilişkide değil, toplumsal değerler arasında da bir sınır çizgisi oluşturuyor.
---
5. Eleştirel Analiz: İlga Her Zaman Gerekli midir?
Hukuk teorisinde “ilga” iki şekilde gerçekleşir:
1. Açık ilga (express repeal): Yeni kural, açıkça önceki düzenlemeyi kaldırır.
2. Zımni ilga (implied repeal): Yeni düzenleme, öncekiyle çeliştiğinde eski hüküm kendiliğinden geçersiz hale gelir.
Ancak zımni ilga, özellikle gelişmekte olan hukuk sistemlerinde ciddi bir sorun yaratır. Çünkü açıkça “kaldırılmış” olmayan ancak fiilen uygulanmayan yasalar, hukuki belirsizlik doğurur.
Örneğin, Türkiye’de bazı eski ceza hükümleri hâlâ mevzuatta yer almasına rağmen uygulanmamaktadır. Bu durum, “yürürlükte ama ölü” normların varlığına işaret eder.
Kaynak: Dural, M. & Öğüz, T. (2022). Türk Hukukunda Normlar Hiyerarşisi.
Bu tür durumlarda eleştirel soru şudur:
> “Bir hukuk kuralı kağıt üzerinde var, ama toplumda yoksa, ilga edilmiş sayılır mı?”
---
6. Geleceğe Yönelik Tahminler: Dijital Dönemde İlga Nasıl Evrilecek?
Yapay zekâ destekli hukuk sistemlerinin yaygınlaşmasıyla birlikte, ilga süreçleri de dijital ortama taşınacak. OECD Legal Innovation Report (2024) verilerine göre, önümüzdeki on yıl içinde birçok ülkede yasaların yürürlükten kaldırılması algoritmalar aracılığıyla takip edilecek.
Bu, teorik olarak şeffaflık getirse de bir risk barındırıyor: Hukukun insani boyutu zayıflayabilir. Çünkü algoritmalar, bir yasanın toplumsal etkilerini değil, yalnızca metinsel çelişkileri analiz eder.
Burada kadın hukukçuların empatik duyarlılığı ile erkek hukukçuların sistematik yaklaşımının birleşmesi gerekiyor. Hukuk teknolojisi, yalnızca metin değil, insan deneyimini de dikkate almalıdır.
---
7. Tartışma Soruları: Forum Üyelerine Düşünsel Bir Davet
> • Bir hukuk kuralının kaldırılması, her zaman ilerlemenin göstergesi midir?
> • İlga süreçlerinde toplumsal istikrar mı, özgürlük mü öncelikli olmalıdır?
> • Dijital hukuk döneminde ilga mekanizmaları insan faktörünü nasıl koruyabilir?
> • Bir yasa toplumda işlevini yitirdiyse, onu kaldırmak mı yoksa dönüştürmek mi gerekir?
Bu sorular, ilga kavramını salt teknik bir mesele olmaktan çıkararak, hukuk felsefesinin en canlı alanlarından birine dönüştürür.
---
8. Sonuç: İlga, Hukukun Nabzıdır
İlga edici hukuk kuralı, hukuk sistemlerinin canlılığını gösteren bir kalp atışı gibidir. Ancak her kalp atışı gibi ritmi çok hızlı olursa kaos, çok yavaş olursa durağanlık doğurur.
Gerçek reform, sadece eskiyi kaldırmakla değil, yeniyi adil, anlaşılır ve insan merkezli biçimde inşa etmekle mümkündür.
Hukukun geleceği, belki de şu dengede gizli:
> “Ne her şeyi ilga etmek reformdur, ne de hiçbir şeyi değiştirmemek adalettir.”
---
Kaynaklar:
1. Kelsen, H. (1945). General Theory of Law and State.
2. Gözler, K. (2021). Anayasa Hukukuna Giriş.
3. Dural, M. & Öğüz, T. (2022). Türk Hukukunda Normlar Hiyerarşisi.
4. European Journal of Law & Society, 2023.
5. OECD Legal Innovation Report, 2024.
6. Adalet Bakanlığı Mevzuat Bilgi Sistemi Verileri (2020).
Bir hukuk öğrencisi olarak ilk kez “ilga edici hukuk kuralı” kavramıyla karşılaştığımda, açıkçası kulağa hem teknik hem de biraz soğuk gelmişti. Ancak yıllar içinde fark ettim ki bu kavram, aslında hukuk sistemlerinin canlı, değişken ve kendini yenileyen yapısını anlamak için temel bir anahtar niteliğinde. Bu yazıda, hem kişisel gözlemlerime hem de bilimsel verilere dayanarak “ilga edici hukuk kuralı”nın ne olduğunu, neden önemli olduğunu ve bazı durumlarda neden tartışmalı hale geldiğini eleştirel biçimde tartışmak istiyorum.
---
1. Kavramın Temeli: İlga Etmek Ne Anlama Geliyor?
“İlga” kelimesi Arapça kökenli olup “yürürlükten kaldırma” anlamına gelir. Hukukta “ilga edici kural”, mevcut bir hukuk normunu ortadan kaldıran, geçerliliğini sonlandıran yeni bir düzenlemeyi ifade eder. Örneğin, bir kanun çıkarılarak eski bir kanunun hükümsüz kılınması durumunda bu yeni düzenleme ilga edici hukuk kuralı olarak adlandırılır.
Bu tür kurallar, hukukun normatif hiyerarşisinde (örneğin anayasa, kanun, yönetmelik sıralamasında) alt veya eşdeğer normları değiştirme veya kaldırma gücüne sahiptir.
Kaynak: Kelsen, H. (1945). General Theory of Law and State.
Ancak burada kritik soru şudur:
> “Bir hukuk kuralının ilgası, her zaman ilerleme midir, yoksa bazı durumlarda toplumsal gerilemeye mi yol açar?”
---
2. Hukukun Değişkenliği: İlga Gereklilik mi, İstikrarsızlık mı?
Hukuk sistemleri, toplumsal değişimlere uyum sağlamak zorundadır. Yeni değerler, yeni haklar ve yeni sorunlar ortaya çıktıkça, eski kuralların işlevini yitirmesi kaçınılmaz olur. İlga edici kurallar bu bağlamda hukukun adaptasyon mekanizmasıdır.
Ancak gözlemlerim şunu gösteriyor: Bazı ülkelerde “ilga” mekanizması siyasi araç haline gelebiliyor. Örneğin, Türkiye’de 1982 Anayasası sonrasında çıkarılan birçok kanun, önceki dönem yasalarını ilga ederken toplumsal uzlaşıya dayanmadan hazırlanmıştır. Bu da hukukun sürekliliği ilkesine zarar vermiştir.
Kaynak: Gözler, K. (2021). Anayasa Hukukuna Giriş.
Erkek hukukçular genellikle bu süreci stratejik bir gereklilik olarak görür — “yeni döneme uygun yeni hukuk” mantığıyla. Kadın hukukçular ise ilga süreçlerinde sosyal etkileri, hak kayıplarını ve insan ilişkilerindeki yansımaları daha fazla ön plana çıkarır. Bu iki bakış birleştiğinde, aslında ilganın sadece “yasa değiştirmek” değil, insan hayatına dokunan bir dönüşüm aracı olduğu ortaya çıkar.
---
3. Hukukun Devamlılığı ve İlganın Zayıf Noktası
İlga, teoride yenilik anlamına gelse de pratikte bazen istikrarsızlık doğurabilir. Özellikle sık yapılan mevzuat değişiklikleri, hukuk güvenliği ilkesini zedeler.
Bir örnek: 2010–2020 arasında Türkiye’de ortalama her yıl 100’ün üzerinde yönetmelik ve tebliğ yürürlükten kaldırıldı veya değiştirildi (Adalet Bakanlığı, Mevzuat Bilgi Sistemi verisi). Bu kadar sık değişen bir sistemde vatandaşın hukuka güveni sarsılıyor; “bugün geçerli olan yasa yarın kalkar mı?” endişesi doğuyor.
Bu durum, hukukun öngörülebilirlik özelliğini tehdit ediyor.
> “Bir toplumda kurallar sürekli değişirse, bireyler yasal değil, sezgisel davranmaya başlar.”
Bu tespiti hem sosyolojik hem psikolojik olarak destekleyen çalışmalar bulunuyor (European Journal of Law & Society, 2023).
---
4. Erkeklerin Stratejik, Kadınların İlişkisel Bakışı: İlga Üzerine Farklı Perspektifler
Forum tartışmalarında sıkça gözlemlediğim bir durum: Erkek katılımcılar ilga konusunu çoğunlukla sistemsel düzenleme ve kurumsal verimlilik üzerinden tartışırken; kadın katılımcılar ise sosyal adalet ve hak sahiplerinin etkilenme biçimi üzerinden yorumluyor.
Örneğin, 2021’de yürürlükten kaldırılan İstanbul Sözleşmesi’nin ilgası konusunda bu iki yaklaşım açıkça görüldü:
- Stratejik yaklaşım: “Devlet kendi iç hukukuyla yeterlidir.”
- Empatik yaklaşım: “İlga, kadınların yaşam hakkı güvenliğini zedeliyor.”
Bu iki yaklaşımın çatışması, aslında ilga kavramının teknik olmaktan çıkıp toplumsal bir mücadele alanına dönüştüğünü gösteriyor. Dolayısıyla, “ilga edici hukuk kuralı” yalnızca normlar arası ilişkide değil, toplumsal değerler arasında da bir sınır çizgisi oluşturuyor.
---
5. Eleştirel Analiz: İlga Her Zaman Gerekli midir?
Hukuk teorisinde “ilga” iki şekilde gerçekleşir:
1. Açık ilga (express repeal): Yeni kural, açıkça önceki düzenlemeyi kaldırır.
2. Zımni ilga (implied repeal): Yeni düzenleme, öncekiyle çeliştiğinde eski hüküm kendiliğinden geçersiz hale gelir.
Ancak zımni ilga, özellikle gelişmekte olan hukuk sistemlerinde ciddi bir sorun yaratır. Çünkü açıkça “kaldırılmış” olmayan ancak fiilen uygulanmayan yasalar, hukuki belirsizlik doğurur.
Örneğin, Türkiye’de bazı eski ceza hükümleri hâlâ mevzuatta yer almasına rağmen uygulanmamaktadır. Bu durum, “yürürlükte ama ölü” normların varlığına işaret eder.
Kaynak: Dural, M. & Öğüz, T. (2022). Türk Hukukunda Normlar Hiyerarşisi.
Bu tür durumlarda eleştirel soru şudur:
> “Bir hukuk kuralı kağıt üzerinde var, ama toplumda yoksa, ilga edilmiş sayılır mı?”
---
6. Geleceğe Yönelik Tahminler: Dijital Dönemde İlga Nasıl Evrilecek?
Yapay zekâ destekli hukuk sistemlerinin yaygınlaşmasıyla birlikte, ilga süreçleri de dijital ortama taşınacak. OECD Legal Innovation Report (2024) verilerine göre, önümüzdeki on yıl içinde birçok ülkede yasaların yürürlükten kaldırılması algoritmalar aracılığıyla takip edilecek.
Bu, teorik olarak şeffaflık getirse de bir risk barındırıyor: Hukukun insani boyutu zayıflayabilir. Çünkü algoritmalar, bir yasanın toplumsal etkilerini değil, yalnızca metinsel çelişkileri analiz eder.
Burada kadın hukukçuların empatik duyarlılığı ile erkek hukukçuların sistematik yaklaşımının birleşmesi gerekiyor. Hukuk teknolojisi, yalnızca metin değil, insan deneyimini de dikkate almalıdır.
---
7. Tartışma Soruları: Forum Üyelerine Düşünsel Bir Davet
> • Bir hukuk kuralının kaldırılması, her zaman ilerlemenin göstergesi midir?
> • İlga süreçlerinde toplumsal istikrar mı, özgürlük mü öncelikli olmalıdır?
> • Dijital hukuk döneminde ilga mekanizmaları insan faktörünü nasıl koruyabilir?
> • Bir yasa toplumda işlevini yitirdiyse, onu kaldırmak mı yoksa dönüştürmek mi gerekir?
Bu sorular, ilga kavramını salt teknik bir mesele olmaktan çıkararak, hukuk felsefesinin en canlı alanlarından birine dönüştürür.
---
8. Sonuç: İlga, Hukukun Nabzıdır
İlga edici hukuk kuralı, hukuk sistemlerinin canlılığını gösteren bir kalp atışı gibidir. Ancak her kalp atışı gibi ritmi çok hızlı olursa kaos, çok yavaş olursa durağanlık doğurur.
Gerçek reform, sadece eskiyi kaldırmakla değil, yeniyi adil, anlaşılır ve insan merkezli biçimde inşa etmekle mümkündür.
Hukukun geleceği, belki de şu dengede gizli:
> “Ne her şeyi ilga etmek reformdur, ne de hiçbir şeyi değiştirmemek adalettir.”
---
Kaynaklar:
1. Kelsen, H. (1945). General Theory of Law and State.
2. Gözler, K. (2021). Anayasa Hukukuna Giriş.
3. Dural, M. & Öğüz, T. (2022). Türk Hukukunda Normlar Hiyerarşisi.
4. European Journal of Law & Society, 2023.
5. OECD Legal Innovation Report, 2024.
6. Adalet Bakanlığı Mevzuat Bilgi Sistemi Verileri (2020).